Pages

About

16 Temmuz 2013 Salı

giyinik veya çıplak olarak kendini güzelleştirip mahrem olmayanlara göstermek

Örtüsüz çağ Günümüzde ise tesettür Allahu Tealâ'nın en çok konuşulan, tartışılan emirlerinden biri haline gelmiştir. Sebebi ise, insanı hiç düşünmeksizin örtünmeye sevk eden iffet duygusunun zafiyete uğramış olmasıdır. Bir refleks olarak utanma duygusuna sahip olduğu zaman, insan, dininin yol göstermesiyle nelerden nasıl sakınacağını bilmiştir. Allah Tealâ'nın çok açık emirlerini anlamakta zorlanmamıştır. Fakat arzuların erdeme galip olduğu zamanlarda -ki günümüz koşullarını belirleyen durum budur- emre isyan etmek, kabul etmemek veya arzulara uygun yorumlayarak tahrif etmek yolu seçilmiştir. Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuşlardır: “Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine) çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse, onda siyah bir leke oluşur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı mermer gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar veremez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan (nefsani arzulardan) kendisine ne içirilmişse, onu (hak veya batıl) bilir.” (Müslim) Bu rivayette dikkat çekmek istediğimiz mühim bir nokta var: Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, fitneye bulanmış ve böylece kararmış kalbin, kendisine benimsetilmiş değerler dışında başka bir şeyi kabul etmemesini anlatırken bir kelime kullanıyor: “İçirilmiş” Bu kelimeyi, vücuda alınan bir sıvının çabucak kana karışması ve insanın hücrelerine nüfuz etmesi olarak anlamak yanlış olmaz. Efendimiz s.a.v. bu kelimeyi kullanmakla, hevadan kaynaklanan değer yargılarını benimseyen kalbi, bir anlamda şartlanmışlıkla tavsif etmiş olmaktadır. Böyle bir kalbin, iyiyi kötüden, ma'rufu münkerden ayırt etmesini beklemek zordur. Kalplerin safiyetini yitirmesi sonucunda da hayâsızlık yaygınlaşmıştır ve nâmahremden utanmak yeni nesiller için anlaşılması zor, garip bir davranış kabul edilmiştir. Aksine giyinik veya çıplak olarak kendini güzelleştirip mahrem olmayanlara göstermek, teşhir etmek, desteklenen, rağbet edilen bir davranış olmuştur. Utanma duygusunun ortadan kalktığı bir dünya insanî olan değerlerini kaybetmektedir. Mahremiyetine sahip çıkmayan insan saygınlığını yitirmekte, hayatta kalabilmek için acımasız bir şekilde bencilleşmektedir. Bu durumun ne bireye, ne topluma bir faydası olacak ve zulme maruz kalan dünyanın mahvına yol açacaktır. Buna razı olmak, en güzel şekildeki yaratılıştan, hayvanlar gibi, hatta onlardan daha aşağı olmaya razı olmak demektir. Fakat bu yalnızca insanın rızası olacaktır, Cenab-ı Mevlâ'nın değil... Müslümanın gaye edindiği rıza ise insandan değil, Allah'tandır. Allah'a teslim olanlar, her çağda ve her şartta yalnızca O'nun rızasına yönelecek, mahremiyet sınırlarına riayet ederek korunmaya, fitneden uzak durmaya imkan bulacaklardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder